Tüm Yazılar 08.05.2025 5 dk okuma

DZO Arles Prime Lenslerle Dikey Sinematografi Üzerine Notlarım

DZO Arles Prime lenslerini 9:16 formatta çektiğim birkaç dizi projesinde kullanma fırsatım oldu. Bu süreçte Arles’lerin görüntüye kattığı sinematik dokuyu ve setteki pratikliğini yakından deneyimledim.

DZO Arles Prime Lenslerle Dikey Sinematografi Üzerine Notlarım

Görüntü Yönetmeni: Akan Açıksöz

Renk Bilimi ve Görüntü Karakteri: Nötr Ama Sinematik

Arles Prime’ların beni ilk etkileyen yönü, sunduğu doğal renk paleti oldu. Set boyunca tüm odak uzaklıklarında renk tutarlılığı mükemmeldi. Her lens sanki aynı “göz” ile bakıyormuş gibiydi. Özellikle yüz tonlarında hiçbir sapma olmaması, renk düzenleme sürecinde büyük avantaj sağladı. Bu nötrlük, post prodüksiyonda elimizi inanılmaz rahatlattı. İster sıcak bir pastel ton, ister soğuk bir steely look uygulayalım, görüntüler hep sağlam bir taban sundu.


T1.4 diyafram açıklığı ile çalışmak, anlatımda netlik ve belirsizlik arasındaki çizgiyi çizebilmek adına bana büyük özgürlük sağladı. Odak geçişleri yumuşak ve zarif. Alan derinliğinin sonuna kadar kullanıldığı bazı portrelerde, Arles’in sunduğu “focus fall-off” bana Cooke lenslerde aradığım o şiirselliği hatırlattı. Ama burada fark, bu şiirselliğin daha klinik, daha tarafsız bir yerden gelmesiydi.


Bokeh ve Flare: Estetikte Kontrol ve Tutarlılık

Arka plan ayrışması Arles ile tam anlamıyla keyifli bir deneyime dönüştü. 16 yapraklı iris diyafram mekanizması sayesinde bokeh geçişleri neredeyse dairesel ve çok estetik. Özellikle dikey kadrajlarda, üst ve alt boşlukların arka planda flulaştırılarak kullanılması Arles ile çok etkili oldu.


Flare konusuna gelirsek… Arles’te kullanılan özel mavi kaplama, flaş ışıklarından neonlara kadar birçok ışık kaynağıyla doğrudan çalışmama rağmen görüntüde istenmeyen saçılmalar yaşatmadı. Flare olduğunda da kontrollü, yumuşak ve sahneye katkı sunacak kadar karakterliydi.


Keskinlik ve Kontrast: Net Ama Dijital Gibi Değil

Arles lenslerin keskinliği oldukça etkileyici ama bu keskinlik asla yapay ya da dijital değil. Özellikle full frame sensörlerde çalışırken, kadrajın her noktasında netlik korunuyor. Köşe kayıpları ya da optik sapmalarla karşılaşmadım. Diyaframı kısmadan bile bu kadar net bir görüntü almak, lensin optik mühendisliğinin gücünü gösteriyor.


Kromatik sapma konusundaysa lens neredeyse kusursuz. Özellikle kontrast geçişlerinde mor ya da yeşil saçaklanma yaşamadım ki bu, T1.4 gibi bir açıklıkta ciddi bir başarı.


Fiziksel Yapı ve Ağırlık: Sette Pratiklik, Gimbalde Denge

Arles setini özellikle bir gimbal sistemiyle kullanırken fark ettim ki fiziksel tasarımındaki standartlaşma, çekim sürecini oldukça akıcı hale getiriyor. Tüm lenslerin ön çapı, ağırlığı ve dişli pozisyonları aynı. Bu, özellikle hareketli sahnelerde zaman kazanmak adına büyük fark yaratıyor. Tak-çıkar yaptığımız anlarda hiçbir motor pozisyonu değiştirmem gerekmedi.


Yaklaşık 1.6 kg’lik ağırlık, elde uzun süreli kullanımda biraz yorucu olsa da, rig ve destek sistemleriyle kullanıldığında oldukça dengeli. İç netleme yapısı sayesinde focus breathing neredeyse yok; bu da odak geçişlerinde dikkat dağıtmayan, temiz ve sinematik bir geçiş sağlıyor.


Kullanım Alanı: Dikey Diziden Sinema Setine

Ben Arles’i ilk olarak dikey formatta çektiğim bir dizi projesinde kullandım. 9:16’da özellikle portrelerde, üst-alt boşlukları yaratıcı şekilde kullanmak istiyorsanız, lensin odak karakteri ve bokeh davranışı kritik hale geliyor. Arles burada bana her kadrajda sağlam duracak bir temel sundu.


Ama bu lens seti sadece dikey formata değil; sinema filmi, reklam ve müzik klipleri gibi pek çok alana da hitap ediyor. Örneğin gece çekimlerinde düşük ışıkla elde ettiğim sonuçlar, beni büyük ölçüde tatmin etti. Ürünü ön plana çıkaran ve arka planı yok eden kadrajlarda bokehin estetik yapısı reklamlarda çok etkili oldu.


Karşılaştırmalar: Cooke’un Romantizmi, Zeiss’in Disiplini Arasında

Arles’i Cooke S8 ya da Zeiss Supreme Prime’larla birebir kıyaslamak ilk başta cesurca gelebilir, ama gerçek şu ki bu lens seti, onların gölgesinde kalmıyor. Cooke’un sıcaklığını ve flare estetiğini seviyorsanız, Arles belki biraz daha nötr kalacaktır. Ama bu nötrlük, postta her yöne çekilebilir bir zemin sunuyor. Zeiss gibi daha teknik ve nötr bir lens isteyenler içinse Arles, neredeyse Zeiss kalitesine çok daha erişilebilir bir bütçeyle ulaşmanızı sağlıyor.


Sonuç Olarak…

DZO Arles Prime lensler, sadece fiyat-performans açısından değil, sinematografik dil açısından da ciddi bir alternatif sunuyor. Özellikle kendi renk karakterini dayatmayan, teknik olarak sağlam duran ve hem klasik hem de yenilikçi anlatımlara alan açan lensler arıyorsanız, Arles bu çağın bağımsız filmcisine hitap eden en güçlü tercihlerden biri. Dikey ya da yatay – kadrajın yönü ne olursa olsun, Arles her karede güven veren bir yardımcı.


Bu yazıyı paylaş: